Basına Bilgi Notu - 11.07.2011

BM Genel Sekreteri Başkanlığında Cenevre’de liderlerle yapılan görüşmeler sonrasında adadaki uyuşmazlığın 2011 yılı sonuna kadar çözülmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Kıbrıs Türkleri ve KKTC yöneticileri bugüne kadar adadaki uyuşmazlığa çözüm yönünde sürekli olarak çaba harcamışlardır. Bu yaklaşım BM Genel Sekreteri tarafından da kaydedilmiştir. 

Şu anda KKTC egemen olarak varlığını sürdürürken, bu egemenliği yok sayarcasına Şubat ayında Birleşik Kıbrıs referandumunun yapılacağını söylemek Kıbrıs Türkünü yok saymaktır. 

Bu durumda çözümün ilkeleri üzerinde anlaşmanın sağlanamadığı bilinirken Birleşik Kıbrıs referandumu yapılmasını dillendirmek Kıbrıs Türk halkını yok saydığı gibi yapılan ve dünyaca haklılığı kabul edilen Kıbrıs Barış Harekâtı’nın amacına da aykırıdır. Ayrıca AB’nin ada üzerindeki hukuksuzluğunu da yasallaştıracaktır. 

Bu türden yapılan dayatmayı kabul etmemiz bizlerden beklenilmemelidir. Bugüne kadar adayı Yunanistan’a bağlamaktan vazgeçmeyen Çözümden yana olmayan Rum tarafına herhangi bir uluslararası baskı yapılmazken Birleşik Kıbrıs söylemi karşı tarafın elini güçlendirecektir. Bu anlayış, adaya çözümü değil çözümsüzlüğü getirecektir. 

Bu güne değin ortaya koyduğumuz çözüm önerilerimizde iki eşit egemen devlet olgusu kabul edilmeden Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’nin düşünülmemesi gerekmektedir. 

Yarım asrı aşan süredir adadaki uyuşmazlığa Rumların tavrı nedeniyle çözüm bulunmadığı biliniyor. 2011 yılı sona ermeden uyuşmazlığı çözün talimatı Kıbrıs Türklerini değil doğrudan Rumları ilgilendirmektedir. 

Cumhurbaşkanı Sayın Derviş Eroğlu zaman yitirmeden Kıbrıs Türk halkının temsilcilerinden oluşan Ulusal bir Konsey toplayıp, dünya kamuoyuna gerçekleri duyurmalıdır. 

Saygılarımızla,

 

Sayfamızı Paylaşın:

Etiketler:

Sayfa Yorumları (0 )
  • ...

Yorum Ekleyin