Stratejik Araştırma, Düşünce Ve fikir Üretme Merkezleri

 
Ali Fikret Atun
   

      Ali Fikret Atun

“Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamayı
alışkanlık haline getiren milletler evvela haysiyetlerini,
sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkum olurlar”
Mustafa Kemal Atatürk
                                                                                    

Kıbrıs Türklerinin özgürlük ve var oluş savaşı henüz sona ermemiş, hala devam etmektedir. Bugün adada silahlı çatışma çizgisi aşılmakla beraber, Kıbrıs Türk halkı,adada, dış güçlerin bulundurdukları seçkin ajanları vasıtasıyla yönlendirdikleri ve Rum-Yunan ikilisinin Türkler arasında, menfaat karşılığında temin ettikleri unsurlarla destekledikleripropaganda ağırlıklı,  çok acımasız ve çok tehlikeli, bir psikolojik savaşla karşı karşıya bulunmaktadırlar. (1)

Adadaki Türk varlığını ortadan kaldırmaya ve Türkiye’yi Kıbrıs’tan atmaya yönelik bu ölümcül tehdit ve tehlikeyi bertaraf edebilmek için Kıbrıs Türkleri, Türkiye’nin desteği ile bütün olanak ve yeteneklerini ortaya koyup ve her vasıtayı kullanarak, birlikte, top yekûn bir mücadele vermekle yükümlüdürler.

Hiç şüphesiz, bu mücadele, silaha dayalı kaba kuvvetle değil;  21nci Yüzyıl koşullarında, ulusun yumuşak gücü, onun en güçlü silahı olan ve bugüne kadar ihmal edilen bilgi ve akıl yöntemiyle gerçekleştirilecektir. 21nci Yüzyıl, artık, teknoloji ve bilgi çağıdır. Bu çağda bilgi güçtür, kuvvettir ve kaba kuvvetin yerini akıl gücü almıştır. Bugün karşılaşılacak her engeli aşmak, her sorunu çözmek, her zorluğun üstesinden gelmek, ulusun hak ve menfaatlerini korumak bilgi ve akılla mümkündür. Özetle denilebilir ki, artık hasmınızı fiziki güçle değil, akılla ve bilgiyle yeneceksiniz.

Ancak, söz konusu mücadelede atılacak her adımın ve başlatılacak her hareketin arkasında mutlaka bir gaye ve düşüncenin (vizyon) bulunması zorunludur. Çünkü bir gaye/hedef ve görüşten (vizyon) yoksun olan girişimlerin başarıyla sonuçlanması çok zor; hatta, hemen hemen imkansız gibidir. Bu durumda,anılan mücadelede,  stratejik araştırma merkezleri (SAM) ile düşünce ve fikir üretme merkezleri,ulusun en etkili silahı olup, onun en güçlü yanını teşkil ederler ve ayni zamanda, yumuşak gücünün en ön saftaki savaşçıları olarak değerlendirilirler.

Bu nedenle,SAM’leri ile düşünce ve bilgi üretme merkezleri bir ulusun yaşamında çok önemli yer tutarlar ve ulusun olmazsa, olmazlarıdırlar. Hal böyle olunca, büyük ölçüde kaynak ve yapılanmada türlü sıkıntılar çekilmekle beraber, kendi uzmanlık alanlarında bilgi birikimi ve deneyimi olan yetenekli, hür ve bağımsız araştırmalar yapacak kadroların oluşturacakları SAM’leri ile düşünce ve fikir üretme merkezlerine, Kuzey Kıbrıs’ta, ekmek kadar, su kadar ve hava kadar ihtiyaç duyulduğu izahtan varestedir. Anılan merkezler çalışmalarını çok geniş bir yelpaze içinde sürdürürler. Ürettikleri düşünce ve fikirlerle, topluma stratejik düşünme yeteneği kazandırırlar ve sorunlara dar açıdan bakma alışkanlıklarının önüne geçerler. Ayni zamanda, düşünce ve fikirleri ile ülke yönetimini üstlenen siyasi kadrolara, üst düzeydeki bürokratlara değişik seçenekler sunarak sağlıklı ve doğru kararlar almalarına katkıda bulunurlar. Bunun yanı sıra, devlet yönetimine, ulusungeleceğini şekillendirecek politikalarıoluşturmasında, ülkenin ekonomik kalkınması veulusal güvenliği ile uluslar arsı ilişkiler konularında yardımcı olurlar. Daha da önemlisi, gelecek kuşaklara bırakmak üzere,her alanda ürettikleri bilgiyi, kayda geçirerek bir ulusal bellek oluştururlar. Bu noktadan hareketlegenç kuşaklar, milli belleği geliştirip çağdaş medeniyetin üstüne çıkma yolunda ilerlerler.

Görüş (vizyon) ve fikir üretmeyen toplumlar geleceklerini şekillendiremezler,varlıklarını devam ettirebilmek için gerekli stratejiyi (2) ve ulusal politikayı belirleyemezler ve gelecek kuşakların, geçmişte yapılan hatalara düşmeleri kaçınılmaz olur.

Bu durumda,SAM’leri ile düşünce ve fikir üretme merkezlerinin görevlerinin kolay olduğu söylenemez. Bütün zorluklara rağmen, SAM’leri ile düşünce ve fikir üretme merkezleri, her zorluğun üstesinden gelerek, emin ve kararlı adımlarla işlevlerini yerine getirirler. Anılan kuruluşlar ülkenin dış politikası, iç politikası, ekonomisi, ulusal güvenliği, askeri ve bunlara benzer alanlarda, birlikte ve eşgüdüm içinde, araştırma ve incelemelerde bulunarak aşağıdaki görevleri yaparlar:

1.    Kıbrıs uyuşmazlığına çözüm arayışında Kıbrıs Türk halkına ortak bir bakış açısı kazandırırlar ve toplumu ortak bir gaye/hedef etrafında birleştirip bütünleştirirler.

2.    Kıbrıs uyuşmazlığını siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel, psikolojik ve askeri yönlerden inceleyerek Kıbrıs Türk halkının ada üzerindeki ahdi hukuku ile hak ve menfaatlerinin, egemenliğinin, refahının ve güvenliğinin korunmasında en doğru ve en uygun hareket tarzlarını ortaya koyarak Türk kamuoyunu ortak gaye/hedef istikametine yönlendirirler.

3.    Kıbrıs uyuşmazlığı ile ilgili yurt içi ve yurt dışı kaynaklı görsel, işitsel ve yazılı yayınları takip ederek analiz edip değerlendirmelerde bulunurlar, kitle iletişim vasıtalarını kullanmak suretiyle, Kıbrıs uyuşmazlığına ait konularda, kamuoyuna sağlıklı ve doğru bilgiler vererek halkı aydınlatırlar; Türk toplumu içinde maksatlı ve yanlış haberlerin yayılarak bilgi kirliliği yaratmasına ve meydana getireceği muhtemel zararlara engel olurlar.

4.    Bir toplumda bilgi paylaşımı olmazsa, o toplumda bilgi sağırlığı oluşur. Böyle bir durumda gelişme olmaz ve toplum çağın gerisinde kalır. Bu bakımdan SAM’leri ile düşünce ve fikir üretme merkezlerinin kontrollü bir yayın organına sahip olmaları ve yaptıkları çalışmaları sonuçlarını yayınlamaları hiç şüphesiz, Kuzey Kıbrıs’ta eksikliği hissedilen stratejik yayın boşluğunu dolduracağı açıkça görülmektedir.

5.    Yurt dışında ve özellikle de Türkiye’deki SAM’leri ve stratejik araştırma enstitüleri (SAE) ile yakın işbirliği ve eşgüdüm içinde çalışarak bilgi ve görüş alış verişinde bulunurlar.

6.    Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Devleti ile Türkiye’nin, Kıbrıs uyuşmazlığına ait resmi tezlerinin oluşturulmasına; uluslararası akademik ve siyasi çevrelere duyurulmasına katkı sağlarlar.

Kuzey Kıbrıs’ta,SAM’leri ile düşünce ve fikir üretme merkezlerine ayrılacak kaynak, getirisi olmayan boş bir yatırım olarak görüldüğünden, burada kurulan SAM’leri ile düşünce ve fikir üretme merkezlerinin sayısı bir elin parmaklarının sayısından daha azdır. Bilindiği kadarı ile Doğu Akdeniz Üniversitesi Stratejik Araştırmalar Merkezi (DAÜ-SAM), Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Araştırmaları Merkezi (DAÜ-KAM) ve Beşparmak Düşünce Grubu (BPDG) bunlar arasındadır. Bu merkezler Kıbrıs Türk halkının gelişmesinde ve kalkınmasında hayati rol oynarlar. Bu durum dikkate alındığında, Kıbrıs Türk halkı sözü edilen kuruluşlardan mahrum kalmaları halinde, stratejik düzeyde görüş ve fikir üretemeyerek, sonuçtastratejik düzeyde görüşe (vizyon) sahip olamayacaklar vebu durum da Kıbrıs Türk halkının:

 

1.    Batılı büyük devletlerin Kuzey Kıbrıs’ta sürdürdükleri sinsi, örtülü, yıkıcı ve bölücü propagandaları ile mücadele etmeleri;

2.    Uzun yıllardan beri Rumların Kıbrıs Türk halkına karşı uyguladıkları hukuk dışı ve haksız ambargoları kaldırmaları;

3.    Ortak bir gaye/hedef etrafında bir araya gelip bütünleşmeleri ve ortak karar alma olanağına kavuşmaları;

4.    Adada geleceklerine kendi iradeleri ile şekil vermeleri ve varlıklarını idame etmeleri oldukça zor olacak;

5.    En sonunda, Kıbrıs Türk halkının ulaşmak istediği hedef/hedefleri gerçekleştirmesi, hak ve hukukunu savunmak için verdiği mücadele ciddi sorunlarla karşılaşacak; zayıf ve etkisiz kalacaktır.

Şurası bir gerçektir ki, adada, elli yılı aşkın bir süreden beri Kıbrıs uyuşmazlığına çözüm arayışlarında, bütün hakları ellerinden alınmış olan Kıbrıs Türk halkı, gerçeklere gözlerini kapayarak, sadece kendi çıkarlarını dikkate alan, sürekli almak isteyen fakat Türklere hiçbir şeyvermek istemeyen Rum-Yunan ikilisinin kaypak, hayali, içi boş, şantaja dayalı, yanlış çözüm politikalarının peşinden giderek bir faaliyet tuzağına (3) sürüklenmiştir. Bu nedenle Rum-Yunan ikilisi toplumlar arası müzakerelere yeniden başlamak istiyorsa,Türklerden daha fazla ödün koparma ve sonu açık bir politika izlemekten vazgeçerek, adadaki gerçekleri göz önünde bulunduran, sonuç alıcı bir iradeyle masaya oturmalıdırlar.

Kıbrıs Türk halkının, Türkiye ile eşgüdüm içinde, Rum-Yunan ikilisinin Kıbrıs’taki gerçekleri hiç dikkate almayan, hiçbir temele dayanmayan ve doymak bilmeyen, mantık dışı isteklerine ve  dayatmalarına kesin bir karşı tavır koymasının; Büyük devletler ile Yunanistan ve Kıbrıs Rumlarını memnun edecek tavizkar bir tutum içine girmemesinin; KKTC Devleti’nin egemenliği korunarak iki ayrı coğrafi bölgede, iki toplumlu bir yapıda; Türkiye’nin fiili garantisi ve adada konuşlanmış Türk Silahlı Kuvvetlerinin güvencesi altında bir siyasi çözümü öngören bir müzakere stratejisi izlenmesinin en doğru hareket tarzı olacağı değerlendirilmektedir.

Sonuç:

Kıbrıs Türk halkının egemenliği, özgürlüğü, refahı ve güvenli geleceği için fikir üreten SAM’leri ile düşünce kuruluşlarının ortak hedefi ülke genelinde toplumun doğru, sağlıklı ve çağdaş bilgiye ulaşmasını sağlamak; cephelere bölünmüş, birbirine düşman, birlikte hareket ederek ortak karar alma özelliğini kaybetmiş ve herkesin başına buyruk hareket etmeyi marifet saydığı bir ortamda toplumun bireylerini bir araya getirerek ortak gaye/amaç etrafında bütünleştirip ulusun hak ve menfaatlerinin korunması doğrultusunda ilerlemelerini sağlamaktır.

Bir toplum için geleceğe hazırlıksız yakalanmaktan daha büyük bir tehlike ve kötü durum olamaz. Bu noktadan hareketle denilebilir ki, SAM’leri ile düşünce ve fikir üretme merkezlerinin topluma kazandırdıkları stratejik düşünce yeteneği, Türk halkının ahdi hukuku ile hak ve menfaatlerinin korunmasında ve güvenliğinin sağlanmasında hayati rol oynarlar.

Kıbrıs Türk halkı on bir sene ( 1955-1959; 1963-1974 ) Kıbrıs’ta, Rum-Yunan ikilisinin silahlı saldırılarına karşı, yokluk ve yoksulluk içinde bir özgürlük ve var oluş savaşı vermiş; sonunda ada üzerindeki hakkını, hukukunu ve değerlerini korumuştur. Bunları kaybettiği takdirde tekrar kazanması hem çok zor ve hem de çok uzun bir zaman alacaktır.

 

“Unutma, kazanmak için bir ömür ister.

Kaybetmeye bir anlık gaflet yeter.”

                                         Mevlana

 

Geçmişten günümüze uzanan süreçte dünyadaki toplumların gelişimi ve dönüşümü önlenemez bir doğa kuralı olarak kabul edilmektedir. Ayni zamanda bu kural SAM’leri ile düşünce ve fikir üretme merkezleri için de geçerlidir. Zaman içinde kendilerini geliştiren ve yeniden yapılanan SAM’leri ile düşünce ve fikir üretme merkezleri görevlerini bir teşkilat yapısı içinde ve önceliklere dayalı yıllık faaliyet planları (4) yaparak yerine getirirler. Onların en büyük gücü, hiç şüphesiz teşkilat yapılarında, ülke gündemine yönelik araştırma programlarında ve inançlarında saklıdır.

 

Dip Notlar:

(1)    Kıbrıs’ın nüfusu ve yüzölçümü göz önünde bulundurulduğunda, şu anda, dünyada en çok asker bulunan bir ülke olduğu ve bir milyonu geçmeyen nüfusuna karşılık, adada kişi başına düşen en çok casus bulunduğu dikkate alınırsa Kıbrıs, İngiltere ile ABD ve Avrupa’nın bir “casus ve askeri üssü” görünümündedir. (BrendanOMalleyAndIanCraig, TheCyprusConspiracy, I.B.TaurisPublishers, London, New York.1999. s: Xi)

(2)    Strateji: “Politikanın öngördüğü milli hedefleri ele geçirecek şekilde kuvveti ve kaynakları kullanma sanatıdır.”

Kelime daha ziyade askeri kökenli olmakla beraber, her alanda, magro düzeyde kapsamlı görüşleri yansıtan bir deyimdir. Örneğin: Uzun vadeli projeleri ve bu amaçla kullanılacak kaynaklarıve zamanlamayı kapsar. ( Necip Torumtay, Değişen Stratejilerin Odağında Türkiye, Milliyet Yayınları,1996. S: 10 )

(3)    Faaliyet tuzağı: “Bir zaman, kaynak ve emek harcayarak yapılacak bir işte hiçbir sonuca ulaşamama halidir.”

(4)    SAM’leri ile düşünce ve fikir üretme merkezleri, ülkenin karşı karşıya bulunduğu sorunları ve ele alınma önceliklerini belirleyerek çözümlenmek üzere bir yıllık faaliyet planı hazırlarlar. Örneğin: 1. Seminer ve konferans faaliyetleri. 2. Bilgilendirme faaliyetler. 3. İç ve dış medya faaliyetleri. 4. Yayın faaliyetleri. 5. Akademik faaliyetler.


Yazan: Ali fikretAtun
(E) Tümgeneral
 

Sayfamızı Paylaşın:

Etiketler:

Sayfa Yorumları (0 )
  • ...

Yorum Ekleyin