Aydın Hanımı Uğurlarken

 
Yusuf Kanlı
   

      Yusuf Kanlı

 
Aydın Hanımı uğurlarken

Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf R. Denktaş ile bir ömür geçirebilmek, “İlk Kadın” der ya yabancılar, 63 yıllık evliliğinde ve sonrasında hep lider eşi olarak ön planda olmak ama her zaman gölgede kalabilmeyi becermek hiç de kolay bir iş olmasa gerek. Zarif ve güzel bir kadındı Aydın Denktaş; bir hanımefendi.

Uzun bir süredir rahatsızdı, bir aya yakındır hastanede yatıyordu. 86 yaşında hayata gözlerini yumdu.

Adım adım Kıbrıs Türk mücadelesinin ilerlemesinde Denktaş’ın hemen yanında oldu, tarihin oluşmasına şahitlik etti.

Kıbrıs Türk halkının acı gününde şefkat ve anlayışla gün oldu battaniyesini, gün oldu evdeki tencereyi, her zaman lokmasını paylaşmayı bildi. Özel mülakatlarında Kurucu Cumhurbaşkanımızın “ailemi çok ihmal ettim” yakınışına her zaman “Asla, o sorumluluklarına rağmen iyi bir eş, örnek bir baba oldu” cevabını verse de Denktaş ailesinin orta direği hep o oldu.

Yıkıldı çocuklarının kaybıyla, özellikle de 1985’de Raif’in şüpheli bir kazada ölmesine. Denktaş’ın de en zor dönemiydi Raif’in kaybı sonrası o yıllar. Denktaş’ın sadece dini konular değil ama din ve toplumsal ahlak kuralları ağırlıklı iyi insan olunması üzerine yazdığı “Oğluma öğütler” kitap dizisi işte o dönemin ürünüdür. Denktaş gibi Aydın Hanım da hiç unutamadı Raif’in erken ölümünün acısını…

Kolay değil tabii ki. Sadece 16 yaşında evlenen, 63 yıl Rauf Denktaş gibi çok önemli bir siyasi liderin eşi olan, altı evlat doğuran ve ikisini çok küçük, birini hayatının baharında kara toprakla paylaşan bir kadındı Aydın Denktaş. Evlat acısı ile defalarca yüreği dağlanmış bir ana, hayat yoldaşının arkasından o büyük kaybın acısını çeken bir kadındı o… “Allah kimseyi evlat acısıyla sınamasın” derdi hep.

Kıbrıs Türkünün en önemli analarından birisi oldu Aydın Hanım. Her ölüm erkendir derler ya elbette ailesinin sevenlerinin içi paralandı onun ebediyete yürümesine, ama elbette teselli de buldu onun çok sevdiği “Rauf’uyla” tekrar vuslatıyla.

Nurlar içinde uyusun...

 

Lute yeni turda

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin geçici Kıbrıs özel danışmanı Jane Holl Lute Kasım ve Aralık turlarından sonra Ocak ayını pas geçti ama Şubat’ın ilk günüyle birlikte Kıbrıs turuna kaldığı yerden devam etti.

Kıbrıs Türk Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Kıbrıs Rum lideri Nikos Anastasiades ile ayrı ayrı görüşmelerde bulundu ABD’li “şahin” diplomat. Rum basınında mutat olduğu üzere “yeni belge” hazırlanmakta olduğu iddiaları ile “Türkiye Haziran’da görüşmelere hazır” haberlerinin müjdelendi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun “Mayıs’ta Avrupa Parlamenterler Meclisi seçimleri var, bir şey olacak ise ancak ondan sonra olabilir” açıklaması yanlış anlaşılmış gibi.

Rum dışişleri bakanı da, sahibinin sesi, Anastasiades gibi neredeyse her fırsatta görüşmelerin hemen başlamasının iyi olacağını söyleyip duruyor. Geçenlerde Çavuşoğlu’na da gayrı resmi AB Dışişleri Bakanları toplantısının yapıldığı Bükreş’te, ayaküstü sohbette aynı şeyi söylemiş. Ne cevap almış? Bir açıklama yok, ancak Ankara’nın “Ne konuşulacağı belli olmadan, görüşme zemini hazırlanmadan, referans noktaları tamamlanmadan, takvimde ve başarısızlık durumunda ne olacağı belli olmadan yeni bir süreç olmaz” görüşü muhafaza ediyor gibi.

Bir diğer önemli konu da her ne kadar daha cumhurbaşkanlığı süresinin tamamlanmasına 20 aya yakın zaman olsa da Akıncı artan güvensizlik nedeniyle, yabancıların çok sevdikleri tabirle, adeta “topal ördek” vaziyetine geldi. “İlle de federasyon, ama sadece federasyon görüşürüm” takıntısı nedeniyle hem Kıbrıs Türk siyasetinin büyük çoğunluğu hem de Ankara ile çözüm konusunda ciddi bir gerginliğe giren Akıncı’nın temsil yetkisi devam ediyor mu acaba? Görüşmeci olarak meclis tarafından yetkilendirilmiş ise, ki öyledir, ve meclis üyelerinin de en az yüzde 70’i Akıncı ile hemfikir değil ise, cumhurbaşkanı elbette meşrudur ve 20 ay daha koltuğunda oturabilir ama görüşmeci yeterliliği var mıdır?

Tüm Kıbrıs Türk davasına bağlı parti ve gruplara, özellikle UBP, HP ve DP’ye, büyük görev düşmektedir. Beklemenin zamanı değildir. Giderayak Akıncı meclise ve halkın taleplerine rağmen oldu bittiler yapabilir. İnisiyatif almak, proaktif davranmak hem hükümet hem çatı aday konularında vakit geçirmeden adım atmak gerekir. Belki de bu aşamada Dr. Derviş Eroğlu, en kıdemli merkez-sağ politikacı olarak Kıbrıs Türk sağının partiler üstü liderliği görevini üstlenmeyi, en azından kolaylaştırıcı rolünü oynamayı ciddi olarak düşünmelidir.

Yusuf KANLI

yusufkanli@gmail.com

04.02.2019

Sayfamızı Paylaşın:

Etiketler:

Sayfa Yorumları (0 )
  • ...

Yorum Ekleyin